Özel ADATIP Hastanesi’nde “Girişimsel Radyoloji” işlemleri 15 yıldır başarıyla uygulanıyor.
Marmara bölgesinde sınırlı sayıda sağlık kuruluşunda ve az sayıda uzman hekim tarafından uygulanan “girişimsel radyolojik işlemler Özel Adatıp Hastanesinde 15 yıldır başarıyla uygulanmaktadır. Radyoloji Uzmanı Dr. Ümit İpeksoy; bu konuda : “Radyoloji tamamen film okuma, hasta görüntüleme ve yorumlama sanatıyken, girişimsel radyolojide hastanın teşhisinin yanında, her hangi bir operasyon kullanmadan pek çoğu sadece ameliyatlarla yapılabilecek olan hastalıkların tedavisi de mümkündür. Aynı zaman da tanısı aşamasında vücutta yerleşen kitlelerden yalnızca özel iğneler kullanarak alınan parçalar sayesinde hastayı ameliyat etmeye gerek kalmadan, onu evinden ve işinden ayırmadan gerekli işlemler tamamlanabilmektedir. Hastalar, ameliyatlarla karşılaştırıldığında daha az ağrı duyar, daha konforlu bir tedavi süreci geçirir, hastanede daha az süreyle kalır ve komplikasyon riski son derece düşüktür. Bir hastaya girişimsel radyoloji uygulanmasında kanama riski olan hastalarda ve işlem uygulanacak alanda enfeksiyon olması dışında bir engel bulunmamaktadır. Bunlarda kısa sürede işlemin yapılmasına uygun seviyelere getirilebilmektedir.” dedi.
Girişimsel Radyoloji Nedir
Girişimsel radyoloji, anjiyografi, ultrason ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerini rehber olarak kullanarak, ameliyatla yapılan tedavileri ameliyatsız yapan bölümdür. Girişimsel Radyoloji göz hastalıkları ya da kalp hastalıkları uzmanlığı gibi tek bir konu ya da organ sistemi ile uğraşmaz. Birçok organ sisteminin daha önce ameliyatla yapılan bazı tedavilerini ameliyatsız olarak yapar.
Girişimsel radyoloji tedavilerinin en önemli özelliği daha önce ameliyatla yapılan bazı tedavileri ameliyatsız yapmasıdır. Tedaviler ameliyathanede yapılmaz; ya anjiyografi odasında ya da normal tedavi odalarında yapılır. Ameliyatla karşılaştırılırsa Girişimsel Tedaviler:
• Genel anestezi (narkoz) gerektirmez, • Sadece bir iğne deliğinden yapılır, vücutta bıçak izi olmaz, • Hastalar genellikle aynı gün evine gönderilir, • İşlemler daha kolaydır ve işleme bağlı riskler daha azdır, • Normal hayata dönme süresi çok daha kısadır.
Girişimsel Radyolojinin Tedavi Ettiği Hastalıklar
1. DAMAR HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ
Atardamarların Darlık ve Tıkanıklıkları
Karotis damar darlığı ve tıkanıklığı :
Boyun atardamarındaki darlıklar beyne pıhtı atmasına ve felç oluşumuna neden olabilir. Daralma hafif ise yani damarda %50'den az daralma varsa risk düşüktür ve ilaç tedavisi yeterlidir. Boyun atardamarındaki daralma %50 den fazla ise beyne pıhtı atma ihtimali daha yüksektir ve genellikle darlığın düzeltilmesi ya da giderilmesi gerekir. Bu problemler girişimsel radyolojide iki yolla çözülebilir. Balon ve ilaçlı balonlar ve Stent ve ilaçlı stentler konulabilir.
Miyom Tedavisi (Miyom embolizasyonu)
Miyom rahim içinde gelişen iyi huylu tümördür. İleri yaşlarda sıklıkla cerrahi olarak tüm rahimin çıkarılarak tedavisi yapılır iken genç yaş grubunda miyom tedavisi hem ameliyatla hem de ameliyatsız olarak embolizasyon ile yapılabilir. Bu teknikte miyomu besleyen atardamar içinden girilerek bu damar tıkanır. Miyom yeterli beslenemeyeceği için küçülmeye başlar. Rahim beslenmesinde sorun yaşanmaz. Tedavinin cerrahiye en önemli üstünlüğü ameliyat kesisi olmaması, genel anestezi gerektirmemesi, miyomların tekrarlaması durumunda işlemin tekrarlanabilir olması ve rahim dokusunun korunmasıdır.
Varis ve modern tedavi yöntemleri:
Varis son derece sık görülen bir toplardamar hastalığıdır. Bayanlarda daha sıktır. Son yıllarda gelişen lazer, radyofrekans (RF), mikrodalga ablasyon, buhar ve köpük gibi yeni yöntemlerle tüm varis türleri başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Toplardamar Tıkanması (Derin Ven Trombozu ya da DVT) ve tedavisi:
Erken evre (akut) derin ven trombozu: Erken evrede pıhtı tazedir. Toplardamarın tıkanmasına bağlı ayak şişliği vardır ve belirgindir. Üç hastanın birinde bacaktaki pıhtı akciğere atabilir. Bu da hayati risk oluşturur. Tedavide kan sulandırıcı ilaçlar kullanılır ancak bu ilaçlar pıhtıyı temizlemez, sadece yeni pıhtı olmasını ve pıhtının akciğere atmasını engelleyebilir. Pıhtıyı temizleyebilen tek tedavi, anjiyografi odasında damar içinden yapılan tedavidir. Pıhtı özellikle kasık bölgesine ulaşmışsa anjiyografi ile yapılan damar içi gerekli hale gelir. Tedavinin olabildiğince erken yapılması gerekir. Çünkü damar içi yöntemle mükemmel tedavi sadece pıhtı taze iken olur. Hastalığın ilk 15 gününde pıhtının tamamen temizlenmesi mümkündür. Daha sonra tedavi şansı azalır.
2. KANSER HASTALARINDA GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ
Kanserde tedavi edici girişimsel işlemler özellikle son 10 yılda ciddi gelişme göstermiştir.
Kanser hastalarında girişimsel tedaviler genellikle medikal onkolojinin kemoterapilerine ek olarak verilen tedavilerdir. Bazen kemoterapi, radyoterapi ya da cerrahi tedavi gibi tedavilerin mümkün olmadığı ya da etkili olmadığı alanlarda kullanılır. Girişimsel radyolojini kanser tedavileri iki türlüdür:
1. Kanser dokusuna görüntüleme eşliğinde (ameliyatsız) doğrudan iğnelerle girerek kitlenin yok edilmesi işlemi, buna ablasyon tedavisi diyoruz. Ablasyon radyofrekans yöntemiyle (RF ablasyon) ya da mikrodalga yöntemiyle (mikrodalga ablasyon) yapılabilmektedir. Karaciğerde 3 cm den küçük tümörlerin tedavisinde en iyi yöntem olan cerrahi kadar etkili olmaktadır.
2. Anjiyografi tedavileri: Anjiyografi ile tümör dokusu içine girilip tümörü besleyen atardamardan kemoterapi ilacı emdirilmiş kürecikler verilir (TAKE, transarteryal kemoembolizasyon). Aynı yöntemle ilaç değil radyasyon salınımı yapan kürecikler de verilebilir. Buna iç radyasyon ya da radyoembolizasyon (TARE, transarteryal radyoembolizasyon) adı verilir. Her iki yöntem de kemoterapiden daha etkilidir. Ancak anjiyografi gerektirir. Tekrar tedavi yapma şansı her zaman vardır.
3. DAMAR DIŞI GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ İŞLEMLERİ
İğne biyopsileri
Vücuttaki hemen her doku ya da organdan ameliyata ya da büyük işleme gerek olmadan iğnelerle biyopsi yapılabilir yani doku örneği alınabilir. Tüm biyopsi işlemi sırasında vücudun içi görüntüleme yöntemleriyle görüntülenir ve iğne bu şekilde yönlendirilerek biyopsi alınır.Biyopsiler en sık tümörlerin iyi ya da kötü huylu olduğunu ortaya çıkarmada ve mümkünse hangi tip tümör olduğunu belirtmek yani kesin tanı koymak için yapılır. Bunun dışında organ hastalıklarını ortaya koymak için de karaciğer, böbrek ve akciğer gibi organlardan biyopsi alınabilir.Biyopsi işlemleri genellikle kolaydır. İşlem sırasında ağrı hissedilmez. İşlem sonrası bir süre gözlem ve kanama kontrolü yapılarak hastalar aynı gün evlerine gönderilir.
Drenaj işlemleri
Safra yolları drenajı (biliyer drenaj): Genellikle tümörlere bağlı tıkanma sarılığı oluşturur. Perkütan (deriden yapılan) biliyer drenajda deriden iğne ile girerek safra yollarına ulaşır ve safra yollarına bir tüp koyarak safra drenajını sağlar. Kalıcı drenaj için ucu dışarıda olan plastik tüp çıkarılıp içeriye metal stent yerleştirilebilir.
İdrar yolları drenajı (nefrostomi): İdrar kanallarında bir tıkanma olursa oluşan idrar birikerek böbrek toplayıcı sistemi ve idrar kanallarının genişlemesine ve uzun dönemde böbreğin fonksiyon bozukluğuna yol açar. Böbreğin idrarı oluşturup mesaneye gönderen toplayıcı sistemine bir tüp konarak idrar bir süreliğine dışarı alınır. Bu böbreğin ve böbrek kanallarının rahatlamasını sağlar. Altta yatan sorun çözüldüğünde tüp çıkarılır.